Sil Baştan Doğarım

  



takvim yaprakları çiğ tanelerine göğüs gererken,
günler inat etmiş, takvim söz geçirememişti
hiç sormadılar “acep bu ayrılık neden”
neden aylar yıllara bir türlü yetişememişti
mesele rüzgâr estirmek, yağmur yağdırmaksa,
biz de siler süpürürüz ayların dibindeki günleri
sessizliği bağrına basmaktaysa marifet
sensizlik sularına dalarız yüzme bilmeden
ve sustururuz bu dünyadaki zehri acı tüm dilleri
kelebekesintisini rüzgâra çevirir,
içimizdeki fırtınalarla çatılarımızı uçururuz –ölmek uğruna–
bazen karataştan bayazıta yol yürürken ayaklarıma kara sular iner
bazen de ömer seyfettinin perili köşkünde hayalet kovalarım ben
bana zor gelirse dayanamam, atarım yanımdan sensizliğini
ve bir sessizlik kaplar yüreğimi ansızın
durgun sular sağanak olur; yağar içime içime

Yorum Gönder

0 Yorumlar